Geçmişte yaşananlar o günün koşullarına göre yaşanmıştır. Gelecek önemlidir.

Bilindiği üzere 14 Mayıs Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı.  Milletvekilliği seçimi bitti, ancak Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhurbaşkanı adaylarından hiçbiri gerekli çoğunluğu sağlayamadığından, seçim ikinci tura kaldı. İkinci tur seçimi de 28 Mayıs’ta yapılacak.

Cumhur İttifakındaki partiler şu an iktidardalar. AKP ve MHP. Millet ittifakı ise muhalefetteler. Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu. Kemal Kılıçdaroğlu ise CHP Partisinin başkanı.

Cumhur İttifakındaki siyasi parti liderleri Kemal Kılıçdaroğlu’nu halkın gözünden düşürmek için geçmiş tarihleri dile getirerek, gaz, tuz, benzin, mazot, yağ kuyruklarından bahsederek, bakın CHP iktidara gelirse, gene böyle kuyruklar olabilir, mesajı vermekte.

Geçmişteki yaşanan olayların gerçek sebeplerini araştırdık. Bakalım, hangi sebeplerden ve hangi partiler döneminde kuyruklar oluşmuş.

1940 ile 1950 arasında iktidarda olan parti CHP idi. İnönü Cumhurbaşkanı idi. O dönemler, dünyanın içinde bulunduğu en kötü koşulların yaşandığı dönemdir. İkinci Dünya harbinin olduğu dönem. İsmet İnönü Türkiye Cumhuriyetini savaşa sokmamak ile çok büyük bir başarı elde etmiştir. Eğer o dönemlerde Türkiye’de savaşa girse idi, herhalde bir daha belimizi doğrultamazdık.

İsmet İnönü Birinci Dünya savaşını ve İstiklal savaşını yaşamış bir askerdi. Savaşın ne korkunç bir şey olduğunu biliyordu. O dönemde askerlerin aç ve susuz bir halde savaştıklarına şahit olmuştu. Bu nedenle, halk sıkıntı çekebilir ama, asker çekmemeli idi. Ne olur ne olmaz diye gerekli tedbirleri aldı ve yiyecek, giyecekle beraber bazı temel ihtiyaçlar konusunda stoklar yaptı. Bu nedenle, ülkede hem savaşın etkisi ile hem de bu tedbirler nedeni ile sıkıntı yaşandı, karne uygulandı. Aynı zamanda bu karne uygulaması sadece Türkiye’de değil, bütün devletlerde de uygulanmıştır. Araştırdığınız zaman bu bilgilere erişebilirsiniz.

Gelelim yakın zamandaki duruma:

15 Ekim 1973 Arap-İsrail savaşı olarak bilinen ‘Yom Kippur’ savaşında ABD’nin İsrail’e destek vermesi üzerine petrol fiyatlarına ambargo koyan OAPEC, petrol fiyatlarını kısa bir sürede 4 kat arttırarak varil başına 12 dolara çıkartmış ve İsrail’den yana tavır takınan ülkelere de artık petrol ihraç edilmeyeceğini açıklamıştır. Bu gelişmeler üzerine gelişmiş ülkelerin sanayileri petrole bağımlı oldukları için ekonomik krizlere girmiş ve global borsalarda çöküşler yaşanmıştır. Bu petrol krizinin ülkemize yansıması ise geçici hükümet sonrası başa gelen CHP iktidarı olan Başbakan Bülent Ecevit ve diğer koalisyon ortağı olan Milli Selamet Partisi başkanı Necmettin Erbakan dönemine denk gelmiştir.

Tüm dünyada petrol krizleri sonucu yaşanan ekonomik kriz ve borsaların çöküşü devam ederken Türkiye’nin gündemini bir başka olay meşgul ediyordu. 15 Temmuz 1974 tarihinde Kıbrıs’ta bir darbe yapılacağı haberi üzerine dönemin iktidarı CHP, Türkiye’nin bir askeri müdahalesini gerektirecek kadar önemli olduğunu, bir başka garantör devlet olan İngiltere ile birlikte hareketin planlanması istenmiştir. Ancak İngiltere bu durumu kabul etmezse Türkiye tek başına harekât düzenleyecekti. Türk heyeti Londra’ya gitmiş ancak umduğu karşılığı bulamamıştı. Bu olumsuz netice sonucu hükümet yalnız kalmış, tek desteğini de muhalefet partilerinden almıştı. 19 Temmuz günü Genelkurmay’daki toplantı sonucu Bakanlar Kurulu oy birliği ile Kıbrıs’a Barış Harekâtı düzenlenmesi kararı alınmıştı.

Kıbrıs Barış Harekâtı sonucu ABD, AB ve AİHM tarafından tepkilerle karşılanmıştı.  Bu gelişmeler sonucu ülkemize ekonomik ambargo uygulanmıştı. Arap-İsrail Savaşı sonucu yaşanan petrol krizi, gelişmiş ülkelerdeki borsaların çöküşü ve Kıbrıs Barış Harekâtı sonucu ekonomik ambargonun uygulanması Türkiye’nin kötü giden ekonomisine daha da ciddi hasarlar vermişti. Tüm bu gelişmelerin sadece ülkemizin değil hem Avrupa’nın hem de Amerika’nın ekonomisini de bozmuştu.

31 Mart 1975 senesine gelindiğinde CHP iktidardan düşmüş yerine Süleyman Demirel’in partisi Adalet Partisi gelmişti ve yine diğer koalisyon ortağı Milli Selamet Partisi’ydi. Ama iktidarın değişmesi ekonomiyi değiştirmemişti. O yıllar yine kıtlık yıllarıydı. Bu durumu Süleyman Demirel’in ‘70 sente muhtacız’ sözünden anlayabiliriz. Petrol krizinin etkileri devam etmekte tüp, gaz, akaryakıt bulunması zor hale gelmiş ve bazı temel tüketim maddeleri temin edilemiyordu. Akaryakıt, tüp, gaz, şeker, sigara (samsun216), margarin (sana yağ) alabilmek için uzun kuyruklar oluşmuştu. Tüm bu tüketim maddelerine ulaşması zorken stokçuluk, karaborsacılıkta alıp yürümüştü. Öyle ki, Demirel’in o zamanlarda söylediği ‘Benzin vardı da biz mi içtik.’ sözü de meşhurdur. Adalet Partisi hükümetine karşı yapılan ekonomik ambargoya karşılık 25 Temmuz 1975’te Başbakan Süleyman Demirel, ABD’ye ait 21 üssü kapatılması emrini verdi. Bu durum bitmek tükenmek bilmeyen bu olumsuz tablonun gidişatı 12 Eylül Darbesi’nin önünü açmıştı.

İhtiyarların bahsettiği tüp, yağ kuyruğu sadece CHP iktidarlarında değil, aynı zamanda Süleyman Demirel’in zamanında da yaşanmıştır

Bu kuyrukları 60 yaşın üzerindeki kişiler yaşamıştır. Ancak, yaşanan sıkıntıların sebepleri vardır. Bilerek ve istenerek yaşanmış sıkıntılar değildi. Ayrıca çok uzun bir zamanda yaşanmış değil. Bugünkü şartlar ile o zamanki şartların eşit olmadığı da meydandadır.

12 Eylül 1980 Kenan Evren’in yaptığı askeri harekattan sonra her şey bir anda düzelmiş, depolarda saklanan mallar piyasaya çıkmış ve kuyruklar da ortadan kalkmıştır.

Stokçuların da yaptıkları çıkarcı hareketler, kuyrukların oluşmasına sebep olmuştur.

Ülkelerdeki ekonomik koşullar zaman içerisinde değişik etkenler nedeniyle değişebilir. Teknolojinin gelişimine de mecburen ülkeler ayak uydurmak zorundadır. Dünya değişim içerisinde iken, siz geri kalmamalısınız. Dünyadaki gelişmelere göre hareket eden idareler, halkının refahı için çalışmalıdırlar.

Aşağıdaki resim çok kısa zaman diliminde yaşanılanı göstermektedir.

Bu AKP'den ne çekti millet be! Yıl 2021 ekmek kuyruğunda gözyaşları - Tele1

Kaynak: https://www.kooplog.com/1970li-yillar-tup-yag-kuyrugu/

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *


Hakkımızda

Hayat çok uzun gibi gözükse de, uzun değil kısadır. Yaşam tecrübelerle olgunlaşır. Ülkemizin milli ve manevi değerlerine sahip çıkmak görevimiz olmalıdır. Ulusal milli birliğimize sahip çıkmalıyız. Bir toplumda dil, din, milli ve manevi değerler kaybolursa, o toplum dağılmaya ve yıkılıp yok olmaya mahkûm olur.


İLETİŞİM

BİZİ İSTEDİĞİNİZ ZAMAN ARAYIN