Ali Kemal Gül: HZ MUHAMMET’İN doğum günü vesilesiyle kendilerini yakından tanımaya çalışalım;

Ali kemal Gül ve bahçe
Hz. Muhammed
Dini lider
İslam Peygamber HZ MUHAMMED’İN doğum günü vesilesiyle kendilerini yakından tanımaya çalışalım;
*
Aslında Mekkeli bir yetimin hikâyesidir bu… Yaşadığı toplumun ‘’emin’’ sıfatıyla andığı, ‘’Denizlerde bir kılı ıslatacak su bulunduğu, Hıra ve Sebir dağları yeryüzünde dikili durduğu sürece’’ mücadele edecek olan ‘’erdemlilerin’’ önderinin hikâyesi bu.
*
‘’Gençliğimde Cüda’n oğlu Abdullah’ın evinde öyle bir antlaşmaya katılmıştım ki o, benim için dünyadaki her şeyden daha değerlidir. Allah’a yemin olsun ki bugün de o bir göreve çağrılsam, hiç tereddüt etmez, giderim diyen Mekkeli bir yetimin iman gücünün hikayesidir bu…
*
Kendisine mal ve servet teklif edildiğinde: ‘’ Bir elime güneşi bir elime de ayı verseler yine de davamdan vazgeçmem’’ diyen Mekkeli bir yetimin ulvi hikayesi…
*
Mescidin bahçesindeki hasırın üzerinde uyukladığında, mescide gelen dostlarının üzerinde uyuduğu hasırın izlerinin yüzüne çıktığını görüp, ‘’Sana bir şilte alalım, hasırın izi yüzüne çıkmış’’ dediklerinde, ‘’Benim dünya ile ne işim olabilir’’ diyen Mekkeli bir yetimin beşeri aşan hikâyesi…
*
İsminin önüne övücü sıfatlar eklenmeye başlandığında, övenleri bundan men ederek; ‘’ Hristiyanların Meryem’in oğlu İsayı övdüğü gibi beni övmeyin, bana yalnızca Allah’ın kulu ve Resulü deyin’’ diyen Mekkeli bir yetimin zamanlar/ mekanları aşan hikayesi…
*
Huzurunda birisi korkuya kapıldığında: ‘’Sakin ol, ben Kral değilim, ben güneşte kurutulan eti yiyen Kureyşli fakir bir kadının oğluyum’’ diyen Mekkeli yetimin mütevazılığının hikayesi…
*
O beşer üstü öyle bir hikaye ki, Mekkeli yetimin Yüce Yaratan’la mesajlaşmaya geçerek, Hicaz ve çevresinde yaşanan putperestliğin, insanlığı yerlerde süründüren, insanın insana kul olmasını yeğleyen her tülü sömürünün, insani değerleri ayaklar altına almanın, çiğnemenin kırılması noktasında Mekkeli yetimin verdiği tavizsiz kavganın hikayesidir…
*
Bu zaman ve mekanları aşan beşer üstü mesajın adı İslam’dır, Mekkeli yetim İslamın Peygamberidir dünya durdukça…’’İslam güzel ahlaktır, ben bozulan güzel ahlakı tamamlamak için görevlendirildim’’diyecektir Mekkeli yetim.
O öyle beşer üstü bir hikaye ki Cennetten yeryüzüne adım atışımızla başlayan hicret hikâyemizidir…
*
Âlemlere rahmet olarak gönderilen O Mekkeli yetim Peygamberimiz Muhammed Mustafa’dır. O adalet ve merhamet peygamberini, insanî erdemlerden ve kulluk bilincinden uzaklaşmış cahiliye toplumu hazmedemedi. Mekkeli müşrikler, kendilerine bir şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderilen Merhamet Peygamberine akla hayale gelmedik baskı ve zulmü reva gördüler…
*
Ona kucak açmak, onunla yeniden kendilerine gelmek yerine onu dışladılar, Onun hayatına kastettiler. Bu baskı ve şiddet ortamında İslamı yayma ve yaşama imkanı kalmadığını gören Peygamberimiz önce sahabeden bazılarını gönderdi, sonra da kendisi gitti fedakar insanların şehri Medine’ye…
*.
İşte Allah Resulü ve ashabının bu kutlu yolculuğunun adı hicrettir. Bu hicret, sıradan bir göç değildir. Hz. Ömer döneminde takvim başlangıcı kabul edilen hicret, Müslümanlar için bir milattır.
*
Hicretle beraber İslam’ın yüksek hakikatleri Medine’den bütün yeryüzüne dalga dalga yayılmaya başlamıştır. Hicret, Müslümanlar için birçok dersler içermektedir. Her şeyden önce bu hicret, bir kaçış değil, yüce değerlerin yeryüzünde neşv-ü nema bulması için girişilen kutlu bir yolculuktur.
*
Hicret; şiddetten merhamete, esaretten özgürlüğe gidişin adıdır. Allah’a itaatin, sadece O’na kul olmanın göstergesidir. Hicret, İslam davası uğruna anadan, babadan, evlattan hatta candan vazgeçişin, ibretli ve meşakkatli kıssasıdır.
*
Hicret, yârını, diyârını, malını-mülkünü Allah için göz kırpmadan terk eden Muhacir ve onları bağırlarına basan Ensarın destanıdır. Bu destanda fedakârlık, kardeşlik, ahde vefa, birlik ve beraberlik, sevgi, saygı, paylaşma ve kucaklaşma vardır.
*
Hâsılı hicret, Allah’a ibadete, insanî erdemlere, rahmet ve medeniyete gönlünü açanların azmi ve kararlılığı, bu değerlere kapılarını kapatanların ise hüsranıdır.
*
Resulullah Efendimizin hadisi doğrultusunda asıl hicret, haram ve günahları terk ederek Yüce Allah’a teslimiyettir. Allah Resulüne gönülden bağlılığın, sadakatin, ümmet olabilme gayret ve samimiyetinin ifadesidir…
*
Hicret, insanlık onurunu zedeleyen her türlü süflî duygu ve emellere sırt çevirmektir. Ulvî değerler uğruna mücadele etmektir. Hicret; batıldan, boş şeylerden, ömrü israf eden her türlü arzu ve istekten uzaklaşmaktır. Hak, hakikat ve ahlak yolunda ilerlemektir. Yüce Mevlâ’nın yarattığı tertemiz fıtratımızı muhafaza edebilmektir. Şirkten, küfürden, nifaktan uzak durup, imana sadık kalabilmektir.
*
Hicret ahlakına sahip olmanın ölçüsü Allah’a kul, Resulüne ümmet olma bilinciyle, yeryüzünde iyiliğin hakim olması için gayret göstermektir. Sevgi, saygı, paylaşma, yardımlaşma duygusuyla, samimiyetle kardeşine, milletine, değerlerine gönülden bağlı olmaktır…
*
Dolayısıyla İslamın bütün değerlerini istismar ederek, vatanına ve milletine her türlü hainliği yapanların, hicret kelimesinin arkasına sığınmaları beyhude bir çabadır. Böylelerinin, içine düştükleri acizliği, hicret kelimesini kirleterek müntesiplerine izah etmeye çalışmaları, hicret gibi ulvi bir kavramı istismardan başka bir şey değildir…
*
Kur’an ayetlerinin vurgusuyla: Ne mutlu bu hicretin sonunda Allah’ın rızasına ulaşabilenlere! …
A.Kemal GÜL
( 27 Eylül 2023 )

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *


Hakkımızda

Hayat çok uzun gibi gözükse de, uzun değil kısadır. Yaşam tecrübelerle olgunlaşır. Ülkemizin milli ve manevi değerlerine sahip çıkmak görevimiz olmalıdır. Ulusal milli birliğimize sahip çıkmalıyız. Bir toplumda dil, din, milli ve manevi değerler kaybolursa, o toplum dağılmaya ve yıkılıp yok olmaya mahkûm olur.


İLETİŞİM

BİZİ İSTEDİĞİNİZ ZAMAN ARAYIN