TÜRK MUCİZESİ Ve İNSANLIĞIN GELECEĞİ
Doç. Dr. Çetin Göksu:
Türkiye’nin, insanlığın geleceği açısından, önemli bir misyonu var. Ancak bugün Türkiye bu misyonun farkında olmayan insanlar tarafından yönetiliyor.
Bugün dünyayı kaosa sürükleyenler, insanlık açısından büyük bir suç işlediler. Çevreyi kirleten, Atmosferi zehirleyen, iklimleri değiştiren, küresel ısınmayı tetikleyen, doğal felaketleri artıran bir Uygarlık biçimi geliştirdiler. Dünyayı adeta yaşanmaz hale getirdiler.
Toplumsal açıdan da durum pek iç açıcı değildir. Saldırılar, Savaşlar, toplu katliamlar, milyarca insanın açlık içinde kıvranması, ekonomik krizlerin yaygınlaşması. İnsanlığı bir varoluş kriziyle karşı karşıya bırakmıştır.
ÇÖZÜMÜN ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ?
Dünyayı yöneten şer odakları, kendi yarattıkları ve kendi çıkarlarına hizmet eden, ilkel, ilkel olduğu kadar acımasız, soyguna, işgale, dayalı bu Uygarlık biçiminin değişmesini asla istemiyorlar. Değiştirmek isteyenleri de bir şekilde yok ediyorlar.
Bu durumda ister istemez bir soru akla geliyor. Acımasız ve şer odaklarını zengin eden, diğerlerini yok eden Uygarlık biçiminden kurtulmak mümkün mü?
Bilim dünyası yıllardan beri bu aksayan uygarlığın bir yerlerini düzeltmek için uğraşıyor. Yeni Teknolojiler geliştiriyor, toplumsal yeni düzenler oluşturuyor, çevre teknolojileri üretiyor, çarpık kentleşme yerine, ekolojik kentler öneriyor. Kirleten enerjileri değiştirmek için bütün devletler bir araya geliyor, iklim sözleşmeleri yapıyor. Ama sonuç, kocaman bir hiç.
Şüphesiz ki sorunun temelinde, kapitalist sistemin acımasız dünyası ve dünya sömürü sistemi devam ettikçe çözümsüzlüğün süreceği görülüyor. Batı tarzı denilen modern uygarlığın, felsefesiyle, toplumsal yapısıyla, sömürü düzeni ile çözüm bulması pek mümkün görünmüyor. Yeni bir Dünya Düzene ihtiyaç olduğu çok açıktır.
Ancak mevcut sistemi yönetenler, Yeni Dünya Düzeni kurma çabaları, çözüm bulmak bir yana, insanlığı daha çok köleliğe sürükleyecek, doğayı daha çok tahrip edecektir.
ÇÖZÜMÜN ANAHTARI NEREDE?
Aslında bugün kimse pek farkında değil ama çözümün anahtarı Türkiye’dir, Atatürk’ün başlattığı “Türk Uygarlık Modelidir”. Ancak Türk Uygarlık Modeli, Atatürk’ün ölümünden hemen sonra rafa kaldırılmıştır. Bunun nedeni, Türk devrimi devam ederse, dünya sömürü sistemine son vereceği anlaşılmış olmasıdır. Nitekim Yeni Türk Uygarlığı daha başlangıçta, diğer ülkelere örnek olmuş, çok kısa zamanda dünya ülkeleri bağımsızlığına kavuşmuştur.
Ama küresel sömürü odaklarını asıl korkutan gelişme, Türkiye’de sömürü düzenine son veren yeni ve “Halkçı Bir Düzenin” kurulmuş olmasıdır.
Başlangıçta hiç kimsenin başarılı olacağına inanmadığı “Halkçı Düzen”, çok kısa zamanda mucizeler yaratmış, sıfırdan başlayan bir toplum, çok kısa zamanda, dünya ekonomik sıralamasında, onuncu ülke konumuna yükselmiştir.
Dünya sömürü düzenine son vereceği anlaşılan bu gelişme, insanlığı sömüren odakları harekete geçirmiş, Atatürk’ün ölümünden hemen sonra, Türkiyeyi kontrol altına alacak operasyonları başlatmışlardır.
Bugün, Batının ideolojik beyin yıkama operasyonları ile, Türk Milleti, kendi yarattığı mucizenin farkında bile değildir. Osmanlı devletinin son dönemlerinde olduğu gibi, yularını emperyal odaklara kaptırmıştır, Onların güdümünde bir ülke olmayı kurtuluş sanan yöneticilerle yönetilmektedir.
Türkler, kendi yarattıkları mucizenin farkına varmadıkça, kendi geliştirdiği yüksek insanlık değerlerine yeniden kavuşamadıkça, kendi yarattığı Sömürüz “Dünya Düzenini” yeniden kurmadıkça , dünyaya ışık tutan, yol gösteren bir ülke konuma asla yükseleyemeyecektir.
İnsanlık, doğaya insana saygılı yeni bir uygarlığı, “Türk Güneş Uygarlığını bekliyor.” Kemalistler işbaşına
16.11.2023
Doç. Dr. Çetin Göksu