TÜRK İSTİKBALİNİN TARİHSEL MİMARLARINDAN SÜLEYMAN

suleymansah. udm

TÜRK İSTİKBALİNİN TARİHSEL MİMARLARINDAN SÜLEYMAN

ŞAH ve KADİM ŞEHRİMİZ SÖKE

Araştırmacı YAZAR:

Cumhur Kartal YILDIZ

Yüce Türk Milleti, istikbalini her dönem bağrından çıkardığı gerçek kahramanlarıyla tesis etmiştir.

Tarihsel süreç içerisinde de, mevcudiyetini ve “Kutlu yürüyüşünü” böylelikle, sürdüregelmiştir.

Büyük önderlerimizden Kutalmış oğlu Süleyman Şah, işte bu ulusal kahramanlığının yanında, milletine devlet mimarlığıyla da katkı sağlayan, Türklüğün Anadolu coğrafyasında Varoluş mücadelesine yürek vermiş” olan milli ve tarihi bir ata şahsiyetimizdir.

“Türk Milleti’nin yürüyüşüne”, Anadolu’nun kapılarını açan Sultan Muhammet Alparslan’ın, 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra “Gidin alın sizin olsun” şeklinde özetlediği buyruğuyla, hem Selçuklu ailesi, hem diğer Oğuz Beyleri akın etmeye başladığında, Süleyman Şah bir adım ileri çıkarak öncü rol üstlenmiştir.

Türklüğün bu tarihsel varoluş süreci sonucunda, Süleyman Şah Türk milleti adına başarıya ulaşmış ve Anadolu Selçuklu Devleti’ni kurmuştur.

Kutalmış oğlu Süleyman Şah, bütün dönemler itibarıyla örnek bir Türk-İslam şahsiyetidir.

Türklüğün istikbali adına giriştiği türlü mücadeleler ve cenkler, bu durumu tescillemektedir.

1077 tarihinde Anadolu Selçuklu Devletini kurması ve savaş mücadelelerindeki zaferleriyle,

Süleyman Şah, hem yüksek siyaset birikimini, hem de, başarı dolu askerliği temsil etmektedir.

Yaşamında birçok tarihsel kritik sürecinde aydınlatılıp, yüce ulusumuza sunulması gereklidir.

Bu noktada Aydın, Söke ve Süleyman Şah bağlantısına dikkat çekmek tarihsel, milli ve yerel

farkındalık yaratma konusunda oldukça önemlidir.

Çünkü milli değerlerimizin yaşatılması bağlamında, öncelikle yerel değerlerimizi de, yaşatmak gerekmektedir. Hem yerel ve hem de, milli değerlerimiz, ulusumuz açısından birbirlerini tamamlayıcı bir köprü vazifesi görmektedir

Konya merkezli Türkiye Selçuklu Devleti otoriteyi kaybetmeye başlarken, Türk beyleri, bürokrat ve akilleri, Türklüğün istikbali noktasında, çıkış fikirlerine yönelim göstermişlerdir.

Türk Milleti’nin bağımsızlık istikbaline” öncülük etme çabasına giren beyler, bürokrat ve akiller, Adalar Denizi’ne doğru olan istikamette türlü kahramanlık örnekleri göstermişlerdir.

Ancak, bu çetin süreçte Anadolu’daki güçlük, zorluk ve türlü karışıklıklar, onları görünürde bir nevi “Kader teslimiyetine” mecbur etmiştir. Bu durum aslında her ne kadar “Kader teslimiyeti” gibi görünse de, “Yörüklük ve Türklük şuuru” içinde bulunduğu girdaptan çıkmasını bilmiş ve yerel refleksleri ile kurduğu bölgesel bağımsızlıklarla hareket etmiştir.

Bu doğrultuda, Türklüğün “Varoluş mücadelesi” sırasında, beyler ve boylar, başkent Konya’ya kulak vermeye çabalamış, birlik ve bütünlüğü bozmayarak, “Dirilişi” amaçlamışlardır.

Ancak tarihsel süreç ufukta birleşik bir Türklük tablosunu er geç ortaya çıkarmış olsa da, Anadolu’da boyların ve bağlı bulundukları beylerin kahramanlıklarıyla dolu “Beylikler Sayfası” açılmıştır.

Beyler ve boyları bu dönem içinde “Türklük sancağını” yere düşürmemiştir. Aydın ve Söke şehirleri “Türklüğün bölgesel sancaktarlığını” kurulan Aydınoğulları Beyliği ile tesis etmiştir.

Kabri, şirin bir Aydın ilçesi olan Karacasu’da bulunan Aydın Bey, “Türklüğün bölgesel kader yürüyüşünü”, oğlu Mehmet Bey ile birlikte, beyliğini deyim yerindeyse devlet yapısına getirerek sürdürmüştür. Kara ve deniz kuvvetlerinin gücüyle Konstantiniyye’de ses getiren Beyliğin, Bizans’ı tedirgin eden hareketlere girişmesi, bu durumun açık ve somut bir delilidir.

Bu durumlar apaçık şekilde Türklüğün, Anadolu coğrafyasında temel zeminde yerelden, ilerleyen süreçte ülkeselliğe, en sonda evrenselliğe uzanan çizgisini gözler önüne sermektedir.

Bu minvalde Aydın oğlu Mehmet Bey’in kumandanları arasında yer alan Süleyman Şah, kendine verilen vazife gereğince, bölgede fetihler gerçekleştirerek Söke’mizi kurmuştur.

Dağlarından yağ, ovalarından bal, toprağından tarih fışkıran Aydın ve Söke şehirlerimiz, destan yazan kahramanlar geçidiyle de, milli, yerel, evrensel ve sosyokültürel farkındalıklar oluşturmuştur. Selçuklulardan, Osmanlı’ya, Kuva-yi Milliye’den Türk Kurtuluş Savaşı’na, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten, Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarına kadar uzanan tarihsel yürüyüşler, bu milli, yerel, evrensel ve sosyokültürel farkındalıklarla doludur.

Süleyman Şah, Türklüğün toplumsal hafızasında, her daim yaşatılacak ve saygıyla anılacaktır.

Süleyman Şah gibi tarihi ve milli ata liderlerimizin dönemlerinin araştırılıp, aydınlatıldıktan

sonra, bu bilgilerin ulusumuza aktarılması, akademik ve ulusal bir görev niteliği taşımaktadır.

Bu yazıyı kaleme alırken kaynak olarak yararlandığım ve büyük bir beğeniyle okuduğum “Bir

Süleyman Şah Şehri: Söke” adlı makale çalışması sebebiyle, ADÜ Söke İşletme Fakültesi

Dekanı Prof. Dr. Sayın Turan AKKOYUN hocamıza, teşekkürü bir borç biliyorum. Bu

minvalde, milli, tarihi ve sosyokültürel alanda araştırma çalışmaları yürüten, makaleler üreten,

emek veren Turan AKKOYUN hocamız gibi değerli bilim insanlarımızı, akademik yönden

her alanda ve her anlamda desteklemenin, Türklük şuurunu yaşatmamız açısından ve yerel

değerlere sahip çıkabilmemiz bakımından, tarihi bir sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum.

Araştırmacı YAZAR:

Cumhur Kartal YILDIZ

KAYNAKÇA

 

Prof. Dr. Turan AKKOYUN (2023), “Bir Süleyman Şah Şehri: Söke”, Sahipkıran Stratejik

Araştırmalar Merkezi-SASAM, Yayınlanma Tarihi: 30.01.2023, Erişim Tarihi: 03.03.2023,

Erişim Adresi: https://sahipkiran.org/2023/01/30/bir-suleyman-sah-sehri-soke/.

 

 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *


Hakkımızda

Hayat çok uzun gibi gözükse de, uzun değil kısadır. Yaşam tecrübelerle olgunlaşır. Ülkemizin milli ve manevi değerlerine sahip çıkmak görevimiz olmalıdır. Ulusal milli birliğimize sahip çıkmalıyız. Bir toplumda dil, din, milli ve manevi değerler kaybolursa, o toplum dağılmaya ve yıkılıp yok olmaya mahkûm olur.


İLETİŞİM

BİZİ İSTEDİĞİNİZ ZAMAN ARAYIN