Tümer Diyor ki: Yoksul hammal
Sevgili okurlar, siz yoksul hamalın hikayesini duydunuz mu?
Belki bileniniz vardır. Bilmeyenler de şimdi öğrenmiş olacaklar.
Zamanın birinde zengin, varlıklı, yaşlı bir adam vardı.
Bu zengin adamın, malı mülkü çoktu. Ancak bir şeyden çok korkuyordu. Ölmekten ve kabre konduğunda ilk gece gelecek Münker ve Nekir adlı Meleklerin sorgulamasından korkmakta ve ilk gece yalnız kalmaktan çok korkmaktadır.
Korkunun ecele faydası yoktur, derler ya. İşte günü geldi yaşlı ve zengin adam öldü. Ancak, ölmeden önce çocuklarına şöyle bir vasiyette bulundu. “Ben ölünce kabre konduğumda, ilk gece benimle birlikte sabaha kadar, bana arkadaşlık edecek kişiye servetimin yarısını bağışlıyorum!” dedi. Bu vasiyetinin yerine getirilmesi için de sıkı sıkı tembih etti.
Zengin adam her faninin ölümü tadacağı gibi, o da eceli geldi ve öldü.
Zengin adamın çocukları tellallar çağırtıp, tüm kasabaya haber yolladılar. “Ölen babamızın yanında, bu gece kabirde ona arkadaşlık edecek kişiye servetinin yarısını vereceğiz” dediler.
Ahali bu teklifi şaşkınlıkla dinledi, fakat kimse cesaret edip de, ben yatarım kabirde diyemedi. Korkularından yanaşmıyorlardı!.
Bu teklif kasabada yaşayan, geçimini hamallık yaparak sağlayan, bir ipinden başka bir şeyi olmayan, yoksul bir adama cazip geldi.
“Bir gece kabirde bu adamla kalır zengin olurum, kalan ömrümü rahat ve huzurlu bir şekilde yaşarım” diye düşündü ve bu işe gönüllü oldu.
Ölen adamın yakınları ve köy halkı toplandı. Önce ölen yaşlı ve zengin adamı defnedip, sonrada hamalı hava alabilecek bir şekilde ölen adamın yanına koydular.
Herkes dağıldı, akşam oldu, meraklı bekleyiş başladı. Bakalım hamal ne yapacaktı! Herkes merak içerisinde sabahı bekledi.
Sorgu Melekleri Münker ve Nekir geldi ölen zenginin başına, baktılar ki mezarda iki kişi var, biri ölü, biri sağ.
Melekler aralarında konuştular ve ölü zaten bizim, önce şu diriyi hesaba çekelim, diyerek başladılar sorularını sormaya.
-Sen ne iş yapardın?
-Bu ipi nasıl aldın?
-İpi kazandığın parayı nasıl kazandın? derken, hamala ecel terleri döktürmeye başladılar.
Hamal mezara girdiğine bin pişman bir şekilde, sadece sabahın olmasını ve bir an önce oradan kurtulmayı düşünüyordu.
Sabah oldu, beklenen vakit geldi. Köylüler büyük bir heyecanla toplanıp hamalı mezardan çıkarmak için kazmaya başladılar. Hamal kabirden solgun ve bitkin bir şekilde çıktı. Çok korkmuştu. Titriyordu ve bir an önce evine gitmek istiyordu. Hamalı mezardan çıkaranlar, “Haydi artık zengin oldun” dediler hamala.
Kabirden solgun ve bitkin bir şekilde çıkan hamal, “Durun bir dakika. Ben artık zengin olmaktan vazgeçtim. Sabaha kadar bir tek ipin hesabını veremedim. Bunca malın hesabını nasıl veririm? diyerek, zengin olma sevdasından vazgeçti!
-“Şükrünü eda edebildiğiniz az mal, şükrünü eda edemediğiniz çok maldan daha hayırlıdır!
-Geçici dünya hayatı, sakın size ebedi olan ahiret hayatını unutturmasın”
(Fakat siz geçici dünya hayatını tercih ediyorsunuz! Oysa ebedi olan ahiret hayatı sizin için daha hayırlı ve güzeldir!”Al’a Suresi 16. ve 17. ayet)
Bu kıssadan hisse olan hikaye bir şeyler anlatmak istiyor. Anlayabildiler mi acaba gayri meşru kazanç ile zengin olanlar.! Başkalarının haklarını yiyerek ve vermeyerek, mal mülk sahibi olanlar. Devletin parasını çarçur ederek, rüşvet yiyerek, devleti soyarak, hak, yiyerek, hukuku çiğneyerek, başkalarını ezerek, öldürerek, dünya’dan öbür tarafa hiçbir şey götüremeyeceklerini bile bile servet sahibi olanlar. Acaba bu hamal hikayesinden bir şeyler anlayabildiler mi?
İnşallah okuyanlar bir şeyler anlamışlardır.
30.11.2023
Zekeriya Tümer
ulusalhaber1881@gmail.com.