En çok okunan Yazarlardan seçtiklerimiz.
Akşener ve İmamoğlu seçim öncesinde SÜNNİ İTTİFAKI mı kurdular?
Fuat Uğur
Bir “özlü söz” ile başlayalım.
Her canlı, CHP’lilerin ve FETÖ’cülerin linçini tadacaktır.
Söylemiştik ama değil mi biz?
“Meral Akşener ve İyi Parti de CHP’lilerin linçinden kurtulamazlar” dedik.
Ya benimsin ya toprağın!
Yoksa ölümlerden ölüm beğen.
Daha billboard nedir ki…
O bitmeden Halk TV yazarı Ayşenur Arslan’ın iki gün önceki yazısıyla karşılaştık. Dediğine göre şahsen tanımadığı ama “Yakasında AKP rozetiyle meclise giden bir siyasetçi” diye tanımladığı bir kişi, yanındaki üst düzey İyi Partili ile 2023 seçimine iki ay kadar kala Akşener’i ziyarete gitmiş. Tabii adaylık mevzusu konuşuluyor malum. Akşener ne dese beğenirsiniz: “Sizce ben Alevi-Kürt bir Cumhurbaşkanı seçtirir miyim? Siyasi çizgim buna izin verir mi! Asla!”
Söz konusu kişinin milletvekili olmadığı anlaşılıyor. Çünkü Ayşenur yazıda onu “Epeydir o cepheden uzak ama siyasetten kopmamış bir kişi” olarak tanımlıyor. Bu meçhul şahsı, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na Deniz Baykal’ın kasetini getiren “maskeli şahıslar”a benzetsem de gerçek kişi olarak kabul edip, Ayşenur’un yazdıklarının doğru olduğunu varsayalım.
BU GERÇEK İLK KEZ Mİ İFŞA EDİLİYOR?
Şimdi arkamıza yaslanalım ve dokuz ay öncesine dönelim. Unutmadık değil mi seçim atmosferini?
Soru şu:
“Meral Akşener, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olmasını istiyor muydu?”
Hayır!
Tam tersine, hatırlayın, Meral Akşener durup durup dolaşıma soktuğu “Kazanacak aday” lafını ediyor, Halil İbrahim Oral gibi İyi Parti milletvekilleri de “Kemal Kılıçdaroğlu Alevi, Sünni seçmen açısından bu endişe verici” gibi laflarla bu Aleviliğin altını çiziyorlardı. Meral Akşener de kızmış gibi davranarak arkadan dolanıyor ama yoluna devam ediyordu. Akşener bunları yaparken, bugün kontrol altında tuttuğu CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyen Alevi belediye başkanlarıyla önde gelen isimleri tasfiye eden Ekrem İmamoğlu ile de o ünlü SARAÇHANE İTTİFAKI’nda kucaklaşıyordu. Zaten açık açık Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığına aday olması gerektiğini de ifade ediyordu Meral Akşener.
Peki Altılı Masa’yı devirip zehir zemberek açıklamalar eşliğinde Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’a çağrıda bulup, “Elinizi taşın altına koyun ve ortaya çıkın” diyen kimdi?
Meral Akşener.
ANADOLU’DA DOLAŞAN CHP’LİNİN KULLANDIĞI ALEVİ KARTI
Tam o sıralarda üst düzey bir CHP’li Anadolu’yu karış karış dolaşarak Kemal Bey’in Alevi kimliği nedeniyle kazanamayacağını dillendiriyordu. Kimi iddialara göre bu dolaşan kişi İmamoğlu’nun desteklediği bir isimdi.
Öyle anlaşılıyor ki Kılıçdaroğlu’nun Alevi-Kürt kimliği üzerinde tepinilerek alttan alta yürütülen bu sinsi kampanya bir sır değildi. Bugün Meral Akşener’i, “İyi Parti’nin oyu yüzde 16’ya çıkmıştı ama talimat vererek çalışmaları durdurdu” diye suçlayan Ümit Özdağ ise, “Kemal Kılıçdaroğlu seçilirse Türkiye’de iç savaş çıkar” tarzı “teorilerini” dillendiriyordu. Ama utanmadan Kemal Bey’le “gizli protokol” imzalayanın da kendisi olması nedeniyle, ahlaki değer yargıları konusunda siyaset bilimi derslerinde case study olarak okutulabilecek bir siyasetçi profili sergiliyordu.
AKŞENER VE İMAMOĞLU’NUN ORTAK TASARIMI MIYDI BU PROJE?
Ben Meral Akşener’in öyle Alevi düşmanı olduğunu sanmıyorum. O cumhurbaşkanlığını kazanmaya odaklanmıştı ve bunun için bir SÜNNİ ADAY peşindeydi ve o da EKREM İMAMOĞLU’ndan başkası değildi. Kendini anlatırken “Sünni bir ailenin çocuğuyum” kaydını düşen Ekrem İmamoğlu ile kurulan ve bugün yine Saraçhane eliyle bozulan KUCAKLAŞMA İTTİFAKININ temelini daha o zaman abla-kardeş olarak atmışlardı.
Ayşenur Arslan’ın iddiası doğruysa ve Akşener “Alevi-Kürt bir Cumhurbaşkanı seçtirir miyim?” demişse o vakit cumhurbaşkanı adaylığına istediği kişi olan Ekrem İmamoğlu ile ortak olarak tasarısıydı bu. Ne var ki ona güvenip Masa’yı devirdiğinde ve “Çıkın ortaya” çağrısında bulunduğunda yediği İmamoğlu kazığıyla iyot gibi açıkta kalmıştı.
Şimdi her konuşmasında “Korktular” demesinin sebebi bu.
Peki, bu Alevi eksenli Meral Akşener saldırılarının sebebi ne olabilir? CHP’ye destek vermeyen İyi Parti’yi kurulduğu güne pişman etmek mi?
Hayır, bir sebebi daha var.
ALEVİ VE KILIÇDAROĞLU YANLILARINA KIRMIZI KART
O da Ekrem İmamoğlu’nun tasfiye ettiği Alevi ilçe başkanları ve belediye başkanları tartışmasını kendilerinin dışına taşımak ve yapılanları örtbas etmek.
Yalan mı?
Battal İlgezdi, Ali Kılıç, Şerdil Dara Odabaşı, Turan Hançerli, Şükrü Genç, Muammer Keskin, Bülent Kerimoğlu, Kemal Deniz Bozkurt gibi isimlerin gönderilmesi nasıl açıklanabilir. Kimi ilk dönem görevini yapıyordu ama buna rağmen tasfiye edildiler. Ortak özellikleri Alevi ve kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu‘nu desteklemiş olmaları…
Ayşenur büyük Türk Düşünürü ve CHP’nin kanaat önderi Levent Gültekin ile de konuşmuş. Gültekin ona “İmamoğlu’na desteği bombalayacaklar. Sonunda kaybederse ‘Aleviler boykot ettiği için kazanamadı’ diyecekler. Böylece seküler kesimin de Alevi karşıtı olmasının yolunu açacaklar…” buyurmuş.
Zekâ çok farklı bir şey.
Ayşenur bu süper çıkarımı benim “Sünni İmamoğlu Alevileri tasfiye ederek CHP’yi nereye sürüklüyor?” başlıklı yazımla da ilişkilendirmiş. Yazdıklarıma tek dayanak ise Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi’nin “İstanbul’da Kürt-Alevi tasfiyesi yapılıyor” sözleriymiş. Tek o değil onlarca var ama daha ne olsun? Kaldı ki kaynaklarımın ismi cismi belli. Seninki gibi “Yakasında AKP rozeti taşıyan ama Meclis’e giden. Diğer yandan da siyasetten de epey uzak” bir meçhul şahıs değil.
Ayşenur haklı olarak CHP’nin iktidara gelmesini istiyor da üzgünüm bu seçim yoluyla olacağa hiç benzemiyor.
Ayşenur acaba “CHP’nin de tıpkı PKK gibi silahlanması ve bu yolla AKP’nin bileğini bükmesi gerektiği” yolundaki eşsiz fikirlerinde hâlâ ısrarcı mı?
Hani bilelim de…
Seçimle ya da bir şekilde mi acep…
CHP’li “değişimciler”in değişim şaşkınlığı…
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu’nun fitilini ateşlediği, dönemin CHP Grup Başkanı Özgür Özel’in de destek verdiği “değişim” tartışması…
Barış Yarkadaş
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu’nun fitilini ateşlediği, dönemin CHP Grup Başkanı Özgür Özel’in de destek verdiği “değişim” tartışması 4 Kasım tarihindeki Büyük Kurultay’la birlikte başka bir evreye girdi.
Kamu gücünü arkasına alan İmamoğlu, delegeleri istediği gibi yönlendirerek Özgür Özel’i CHP’nin 8. Genel Başkanı olarak seçtirdi.
İmamoğlu – Özel ikilisiyle onlara destek veren CHP’nin önde gelen kadroları, o günlerde CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun tüm politikalarını eleştiriyor ve o yanlışlarda sanki hiç payları yokmuş gibi davranıyorlardı.
HAYALLER VE GERÇEKLER
‘’Değişim’’ diyen ancak bu kavramın ideolojik altyapısını bir türlü oluşturamayan “Değişimciler” CHP’lilere “başka bir dünya’’ vaat ediyorlardı.
O gün yüksek perdeden konuşan ‘’Değişimciler” “Kemal Bey gidecek her şey güllük gülistanlık olacak’’ diyorlardı.
Onlara göre İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Millet İttifakı’ndan kopmasının da HDP’nin CHP ile makası açmasının sebebi de Kılıçdaroğlu’nun varlığıydı…
‘’Bay Kemal’’ giderse her şey değişecek,
CHP ‘’cam tavanı kıracak’’,
‘’Duygusal kopuş duracak”,
‘‘CHP yüzde 35’e fırlayacak’’tı.
Sadece bunlar mı olacaktı?
Tabii ki hayır…
O gün bol keseden atıp tutan arkadaşlar; “Milletvekillerini de belediye başkan adaylarını da üyeler seçecek” diyorlardı.
Hızını alamayanlar çıtayı daha da yükseltiyor; “Sadece bunlar yetmez, belediye meclis üyelerini de üyeler seçecek” vaadinde bulunuyorlardı.
ELDE NE VAR?
Bu sözlerin üzerinden dört aya yakın bir zaman geçti.
CHP üyeleri başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere “Godot’yu bekler gibi ön seçim sandığı’’nın konulmasını bekliyorlar.
Çünkü; Büyük Kurultay’da ‘’şeref ve namus üzerine’’ sözler verilmiş, sandıkların kurulacağı ve yönetim kademelerinin tümünü üyelerin seçeceği söylenmişti.
Bunların hiçbiri olmadı…
Çok sınırlı sayıdaki bölgede ‘’eğilim yoklaması’’ için sandıklar konuldu. Bu bölgelerin ise neredeyse hiçbirinde CHP yerelde iktidar değil…
Zaten İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Mersin ve Adana gibi CHP’nin güçlü olduğu yerlerde ‘’ön seçim yapılmayacağı’’ kurultaydan bir hafta sonra anlaşıldı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Vakit yok’’ bahanesine sığındı. Oysa ki; YSK’nın takvimi gayet uygundu.
Verilmeyen sözler bunlarla sınırlı kalmadı tabii ki…
İzmir’de yapılan atama skandalları, CHP tarihinde görülmedik bir hal aldı.
Ya Ankara?
Ankara’nın ilçelerinin başkan adaylığı kontenjanlarının yüzde 70’i AK Parti, İYİ Parti ve MHP’den gelen isimlerle dolduruldu.
Eeee hani Kemal Bey partiyi sağdan transferler yaparak sağcılaştırıyordu?
Yeni yönetim, Bay Kemal’i bile geride bıraktı.
tv100 OLMASA ADAYLARI DUYMAYACAKLAR…
Bir başka skandal:
CHP il ve ilçe başkanları, belediyelerine kimin aday yapılacağını tv100’deki programlarımızı takip ederek öğreniyor.
Bunun anlamı, CHP’nin yeni yönetiminin verdiği bir sözü daha tutmadığı ve ilçe örgütlerini yok saydığıdır.
Ekrem İmamoğlu’nun partinin sahibi gibi davranmasını anlatmaya gerek bile duymuyorum.
İmamoğlu’nun bu tavrı, CHP’nin en büyük sorunlarından biri haline geldiği için bunu zaten herkes görüyor.
DEĞİŞİMCİLERİN ‘’DEĞİŞİM’’ ŞAŞKINLIĞI
Özetlemeye çalıştığım skandallar dizisinin en büyük mağduru ise “değişim olacak her şey güzelleşecek’’ diyen CHP’li dostlarımız…
Onlar ‘’Sahi biz ne yaşıyoruz?” diyorlar…
Sahi, CHP ne yaşıyor?
Değişimden memnun olan kimse var mı?