Çankırı Müzesi II. Abdülhamid Dönemi yapılarından olan Çankırı Eski Hükümet Konağı binası restore edilerek 2017 yılında Çankırı Müzesi olarak hizmet vermeye başlamıştır.

muze3

Çankırı Müzesi

100. Yıl Kültür Merkezinin yapımı tamamlanınca 23 Ağustos 1981 tarihinde Müze bu binanın ikinci katına taşınarak tekrar ziyarete açılmıştır.
Ancak müzenin sürekli artan eser sayısı ve mevcut binanın fiziki koşullarının yetersiz olması nedeniyle çağdaş, sürdürülebilir ve kültürel çekim noktası olarak hizmet verebilmesine ilişkin yeni bir binaya ihtiyaç duyulmuştur.
Bu kapsamda yürütülen çalışmalar sonucu II. Abdülhamid Dönemi yapılarından olan Çankırı Eski Hükümet Konağı binası restore edilerek 2017 yılında Çankırı Müzesi olarak hizmet vermeye başlamıştır.
3000 m2 kapalı ve 600 m2 açık sergileme alanına sahip Müzede; Arkeoloji, Etnoğrafya ve Paleontoloji Salonlarında eser ve buluntular ziyaretçilerin ilgisine sunulmaktadır.
 
İlk olarak 1997 yılında Ankara Üniversitesi ve Müze Müdürlüğümüzce ortaklaşa yapılan kurtarma kazılarıyla muhtelif hayvanlara ait fosiller gün ışığına çıkartılmıştır. 2001 yılından itibaren Bakanlar Kurulu Kararlı Kazıya dönüştürülen çalışmalar, Çorakyerler adı verilen lokalitede, Prof. Dr. Ayla SEVİM EROL Başkanlığında yapılmaktadır. Çorakyerler Omurgalı Fosil Yatağı, Çankırı’nın Yapraklı yolu üzerinde, şehir merkezine yaklaşık 5 km mesafede Fatih Mahallesi’nde bulunmaktadır. Son derece önemli fosil bulgularına rastlanılan Çorakyerler Lokalitesi, magnetostratigrafik çalışmalar, küçük ve büyük omurgalı faunal karşılaştırmalar sonucu 8 ile 8,5 milyon yılları arasına, Geç Miyosen Dönem’e tarihlendirilmektedir.
Sağlam bulgu vermesi ve faunal çeşitlilik açısından hem ülkemizde hemde dünya paleontoloji alanında önemli yer edinmiş lokalitelerinden biridir. Buradan elde edilen fosiller canlılık tarihi, göç yolları ve fauna çeşitliliği açısından yörenin paleocoğrafyasının aydınlatılmasına büyük katkı sağlamaktadır.
Ele geçen buluntular Bovidae (Boynuzlugiller), Girafffidae (Zürafagiller), Suidae (Domuzgiller), Rhinocerotidae (Gergedangiller), Equidae (Atgiller), Proboscidea (Hortumlular), Carnivora (Et Yiyiciler), Primat Takımı (Kuyruksuz Maymunlar), Rodentia (Kemirgenler) ve Gastropod (Salyangozlar) ailelerine mensuptur.
Sergide bulunan Kılıç Dişli Kaplan Fosili (Carnivora), Anadolu’ya özgü bir tür olarak Türkiye’deki tek örnektir. Yapılan çalışmalar neticesinde üç binden fazla fosil buluntusu Müze’de koruma altına alınmıştır. Doğa Tarihi sergi salonunda fosil türlerinin teşhiri, dijital ve maket canlandırmaları ile geniş tanıtım/bilgi panolarından oluşmaktadır.
 
Müze’nin zemin katında yer alan Arkeoloji bölümünde; Kalkolitik ve Tunç Çağı ile Hitit, Hellenistik, Roma ve Doğu Roma Dönemlerini kapsayan eserler kronolojik bir düzende eser guruplarına göre ayrı salonlarda sergilenmektedir. Ayrıca Doğu Roma Dönemi ile 18. ve 19. yüzyıllara tarihlendirilen Hristiyanlığa ait liturjik eserler bu bölümde sergilenmektedir.
Eserler; “Kalkolitik ve Tunç Dönemleri”, “Hitit Uygarlığı”, “Helenistik Dönem”, “Roma Dönemi”, “Doğu Roma Dönemi” ve “Sikkeler” başlığı altında farklı seksiyonlarda sergilenen eserler dışında orta alanda Arkeoloji Literatürünün en bilinen eserleri arasında yer alan “İnandık Vazosu” imitasyonu ile bu eserin bulunduğu İnandık Höyük kazısına ilişkin maketle birlikte bu temaya ayrılmıştır.
Ayrıca bu bölümünde sergilenen cam eserler gurubu, konusunda Türkiye’de sayılı müze koleksiyonları arasına girmektedir. Sikkeler Anadolu ve çevresine ait Arkaik dönemden başlayarak kronolojik bir düzende sırasıyla Klasik, Helenistik, Roma (Roma Cumhuriyet, Roma İmparatorluk, Geç Roma), Doğu Roma sikkeleri ile birlikte Emevi Dönemine ait ilk İslam sikkelerinden başlayarak Türk İslam devletlerine ait sikkelerle birlikte kolleksiyon bütünleşmektedir.
Halkın yaşam tarzını ve yörenin sosyokültürel özelliklerini yansıtan etnografik eserler Müze’nin 1. katında tanıtılmaktadır. Çankırı ve çevresinin yakın tarihine ışık tutacak Osmanlı ve Erken Cumhuriyet Dönemi’ne ait sanayi öncesi el emeği ile ortaya çıkmış olan ve insanın doğumundan ölümüne kadar gereksinim duyacağı etnografik eşyalar; “Geleneksel Mutfak ve Mutfak Eşyaları”, “Türk İslam Eserleri”, “Dokumacılık”, “Geleneksel Giyim-Kuşam”, “Yaran Kültürü”, “Mevlevilik”, “Silahlar”, “Tıp-Şifa”, “Aydınlatma”, “Ağırlık Ölçüm Aletleri” ve “İstiklal Yolu” başlıkları altında derlenen farklı temalar bu bölümde sergilenmektedir.
Yaran Kültürü
Ahilik gelenekleri ile şekillenen ve mensuplarınca fütüvvet ruhu, dürüstlük, yiğitlik, cömertlik, tevazu ve disiplin gibi değerlerin yaşatılmaya çalışıldığı sosyokültürel bir kuruluş olan Yaran meclisleri, üyelerinin özel sohbet odalarında belirli bir usul ve düzende toplandığı yerlerdir. Günümüzde Çankırı merkez ve köylerinde sürdürülen Yaran sohbetleri Müze’nin bu bölümünde bir canlandırma ile tanıtılmaktadır.
Antik çağlardan günümüze dek çok çeşitli coğrafya ve kültürlerde “tıp”la ilgili olgularda mitolojik bir anlam taşıdığı bilinen yılan imgesinin işlendiği “Kadehe Sarılı Yılan Heykeli” bu bölümde sergilenmektedir. Eser Çankırı Merkezinde Taş Mescit olarak bilinen yapının güneyinde, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat’ın Atabeylerinden (Vali) Cemaleddin Ferruh tarafından, 1235 yılında yaptırılan Çankırı Darüşşifası’ndan günümüze ulaşmıştır. Ayrıca çeşitli hastalıklardan ve nazardan korunmak için kullanılan şifa taslarına ilişkin bilgiler bu bölümde sergilen bir eserle anlatılmaktadır.
Kaynak: http://www.cankiri.gov.tr/cankiri-muzesi

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *


Hakkımızda

Hayat çok uzun gibi gözükse de, uzun değil kısadır. Yaşam tecrübelerle olgunlaşır. Ülkemizin milli ve manevi değerlerine sahip çıkmak görevimiz olmalıdır. Ulusal milli birliğimize sahip çıkmalıyız. Bir toplumda dil, din, milli ve manevi değerler kaybolursa, o toplum dağılmaya ve yıkılıp yok olmaya mahkûm olur.


İLETİŞİM

BİZİ İSTEDİĞİNİZ ZAMAN ARAYIN