Bugün, Tıpkı 1920’lerde olduğu gibi, emperyalist ülkeler, diğer ülkelere saldırıyor.

Çetin göksu
TÜRKIYE’NIN ASIL SORUNU: UYGARLIK
Bugün, Tıpkı 1920’lerde olduğu gibi, emperyalist ülkeler, diğer ülkelere saldırıyor. Dünden tek farkımız, yöntem farklılığı.

Sorunun temeli şu gibi duruyor. Bir takım odaklar dünyayı ele gecirmeye çalışıyor. Bütün kavgaların,  savaşların ana nedeni bu. BOP Projesinin nasıl bir bela olduğunu,  artık herkes gördü, biliyor.

Bu bölgesel tehlike karşısında, Türkiye’nin kendi varlığını sürdürmesi gerekiyor. İşte bu temel sorun aslında 300 yıldır devam eden bir sorun. Biz Türklerin arayışı, tıpkı Atatürk gibi , bu soruna son vermek, Türkiye’i ve mazlum ülkeleri bu tehlikeden kurtarmak, Bölge halklarını huzura kavusturmak.

Bu ulusarasi tehlikeye karşı cozumler bulmak, kurtuluşun fikir altyapısını oluşturmak, öncelikle biz akademisyenlere düşer. Çünkü, politikacılar, bugüne kadar bir çözüm bulamadılar. Birçok siyasetçinin farklı beklentileri ve becerileri, bu küresel sorunu çözmeye yetmez, yetmiyor.

Bizde bir çok akademisyen,  yaratıcılıktan çok uzakta görünüyor,  batının  Araştırma enstitülerini beğeniyor, takdir ediyor. Ama sanırım şu soruyu da kendimize sorabiliriz. Roosevelt vb binlerce bilimsel enstitüler, BM benzeri uluslarasi kuruluşlar, dünya barışı konusunda ne kadar başarılı oldu, oluyor?

Dünya’yı çöp haline getiren sistemleri önleyebildiler mi, dünyaya önerdikleri çözümlerle milyarca insanı açlıktan kurtara bildiler mi? İklim değişikliklerini önlediler ve küresel ısınmayı durdurabildiler mi? Dünyada yaşanan savaşları önleyebildiler mi? Yoksa bizzat saldıranların planlarını yaparak yol mu gösterdiler? Sanırım soruların cevabını artık herkes biliyor.

Atatürk, batıdan farklı olarak, sadece Türkiyeyi kurtarmakla kalmadı, mazlum ülkelerin  örnek alacağı , sosyal, ekonomik, bilimsel yöntemleri geliştirdi. Ülkelerin hangi yöntemlerle nasıl sömürüleceğini değil, bağımsız olmanın,  hızlı kalkınmanın yollarını gösterdi. Daha da önemlisi Dünya barışını başlattı.

Bugün Atatürk ilkelerinden ve hedeflerinden uzaklaşanlar aslında, sömürüden yana olanlar yada sömürü düzenini kabul edenlerdir.  Bu ilkelerden vazgeçmek, aslında tek kelime ile söyleyelim, insanlıktan, insan olmaktan vazgeçmektir.

ATATÜRKÇÜLÜĞÜN  GÜNCELLENMESİ SORUNU
Aslında öyle bir sorun yoktur. Sorun bizim Atatürkü anlayıp anlamamızla,  kurduğu sistemin önemini fark edip edememizle ilgisi vardır.  Asıl sorun Atatürkçü Dünya görüşünü ve Kemalist toplum modelini, çağımızın koşullarında kullanabilmenizle yakından ilgilidir.

KEMALIST MODEL
Atatürk’ün kurduğu “Kemalist Model”, Kapitalist ya da Sosyalist model değildir. Halk iktidarına dayalı,  “Halkçılık” modelidir. Kendi yaşamında bunu, siyasette, üretimde, sosyal örgütlenmede vb her alanda uygulamıştır.
Ama biz ne yaptık, Halkçılığı geliştirmek yerine, kapitalizme yöneldik ve onun uluslarası modeline  küresel sömürü sistemine mahkum olduk. Türkiye’de yaşanan tüm sorunların arkasında işte bu yanlış seçim vardır.

ASIL SORUN “UYGARLIK” SORUNUDUR.
Konuları birbirinden soyutlayarak büyük resmi göremeyiz. Batının geliştirdiği Kapitalist Sistem, “bir sömürü sistemidir”. Sadece insanı değil doğayı da sömürür..  Bu sistemi değiştirmezsek, doğayla barışık bir Uygarlık düzeni kuramazsak, insanı ve mazlum ülkeleri sömürü sistemlerinden kurtaramazsak, ne Türkiye’ye ne de insanlığa yararlı çalışmalar yapmış oluruz.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *


Hakkımızda

Hayat çok uzun gibi gözükse de, uzun değil kısadır. Yaşam tecrübelerle olgunlaşır. Ülkemizin milli ve manevi değerlerine sahip çıkmak görevimiz olmalıdır. Ulusal milli birliğimize sahip çıkmalıyız. Bir toplumda dil, din, milli ve manevi değerler kaybolursa, o toplum dağılmaya ve yıkılıp yok olmaya mahkûm olur.


İLETİŞİM

BİZİ İSTEDİĞİNİZ ZAMAN ARAYIN